27 Mayıs 2018 Pazar

Bugün Nasıl Yaşıyoruz?

BUGÜN NASIL YAŞIYORUZ?
   
 “  Kötülük kol geziyor, hızla kıskacına alıyor
     Servetin biriktiği yerde insan çürüyor.”
     Oliver Goldsmith, The Deserted Village (1770)

     İnsanlık tarihi boyunca iyi ve kötünün savaşı var olmuş ve aralarında kazanan olmamıştır. Bu mücadele tarih boyunca süregelmiş bir tarafın iyisi diğer tarafın kötüsü olmuş, kötüsü diğerinin iyisi olmuş. Karşılıklı iyi ve kötüler savaşırken her daim iyiler galip gelmiş, her zaman iyiler mağlup olmuştur, kötüler hem galip olmuş hem mağlup. Tarihte iyiler ve kötüler form değiştirip savaşlara, yağmalara, katliamlara sebep olmuştur. Kimi zaman toplumların iyileri çatışmış kimi zaman kişilerin iyileri için toplumlar savaşmış. Yüzyıllar süren savaşlar ve düşmanlıklar hep kendi iyilerini galip getirme çabası yüzünden olageldi.
      Yaşadığımız son yüzyılda da iyiler ve kötülerin savaşı artarak devam etmiş ve iki büyük dünya savaşı onlarca belki de yüzlerce savaşa sebep oldu. Birilerinin “iyi” si için milyonlarca “kötü” ve “iyi” savaşçısı ve bir o kadar da sivil yaşamını yitirdi. Katiller kahraman oldu daha fazla öldürdükçe “iyi” uğruna.
     Moğollar hadi kalkalım da dünyada ne var ne yok yakalım yıkalım demediler. Kendi iyi bildikleri uğrunda savaştılar ve kendilerince her biri kahramandı ve kutsal bir amaç doğrultusunda ilerliyorlardı. Hiçbir savaşçı kötü bir şey için savaşıyorum bu uğurda ölüyorum demez. Kendisine ezberletilmiş iyileri uğruna ölmek ve öldürmek şereftir onun için.
     Din savaşlarında her bir tarafın kendince iyisi vardı. Saldıran için bir kaleyi, bir şehri ele geçirmek bir erdemdi, savunmada kalan için direnmek bir erdemdi. Bir saldırıp galip gelerek kendi dinini yüceltiyordu diğeri dinini canıyla savunuyordu. Her birinin kendi “iyi”si vardı ve bu “iyi”ler savaşıyordu. Bu “iyi”ler bazen farklı dinler oldu bazen aynı dinde farklı mezhepler oldu ama hep bir taraf diğerini “kötü” gördü. Aynı ormanda farklı ağaçlar olmak, aynı ağaçta farklı dallar olmak, aynı dalda faklı yapraklar olmak “iyi” ve “kötü” diye ayrım yapmak için yeterli oldu.
     “İyi” olmak hiçbir zaman tek başına yetmedi insanlık tarihinde. Hep bir “iyi” olduğunu ispatlama çabası oldu. Bir iyi etrafında kümelenen toplumlar iyilerini kendilerine anlatmaktan zevk almaz olduklarında ise bu iyilerini başkalarına anlatma ve empoze etme gereği duydular. İyileri kabul görmediğinde ise bir saldırganlık hakları daima vardı iyilerinin içerisinde. Her iyinin meşru bir saldırganlık hakkı doğuştan tanınmıştır.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder