21 Aralık 2020 Pazartesi

ÇEVRESEL SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK


Giriş

Çevresel sürdürülebilirlik kavramını anlamamız için öncelikle sürdürülebilirlik kavramını bilmemiz gerekmektedir. Bununla birlikte sürdürülebilirlik kavramının boyutlarından olan çevresel sürdürülebilirlik ile beraber ekonomik ve sosyal sürdürülebilirlik boyutlarını da bilmek ve beraber analiz etmek gerekmektedir.

Sürdürülebilirlik: 

Sürdürülebilirlik kavramı ilk olarak ortaya çıktığı zamanlar genellikle çevresel sürdürülebilirlik olarak akla gelmekte ve düşünülmekteydi. Daha sonraki yıllarda bu konu daha fazla tartışılmaya ve boyutlanmaya başlamıştır. İlk zamanlar sürdürülebilirlik kamu sektörüne mal edilmişken günümüzde ‘vatandaş’ ve ‘tüketici’ olarak bireylerin; sosyal ve çevresel etkileriyle, küresel ve yerel sorunlardan etkilenen iş dünyasının; çevre, doğa, insan hakları, hayvan hakları gibi konularda artan hak talepleri ve mücadele sayesinde sivil toplum örgütlerinin öncelikli ilgi alanı haline gelmiştir. Son yıllarda artan bu ilgi sürdürülebilirlik konusunun alanını genişletmiştir.


Sürdürülebilirlik Kavramının Boyutları

Sürdürülebilir kalkınmanın gerçekleştirilebilmesi için çevresel, sosyal ve ekonomik boyutlarının hepsinin birden uyumlu bir şekilde hayata geçirilmesi gerekmektedir. Sürdürülebilir kalkınma tanımı içinde yer alan bu boyutlar aynı zamanda herkesin yaşadığı topluma ilişkin hassasiyet göstermesini, bilgi ve ilgilerini geliştirmesini öngörmektedir.


Şekil 1: Sürdürülebilir Kalkınmanın Boyutları Arasındaki İlişki ( Soldan sağa doğru sürdürülebilir kalkınma modelinin üç ayağını daha iyi dengelemek için; teori, mevcut durum ve olması gereken)


İktisadi Sürdürülebilirlik

Sürdürülebilirlik kavramının ekonomik boyutunu anlamak ve tartışmak için en uygun başlama noktası Hicksgil gelir tanımıdır. Hicks geliri, bir bireyin ya da milletin bir zaman diliminde tüketebileceği ve o sürecin sonunda refah seviyesinin yine de ilk durumda ki seviyede olacağı en yüksek miktar olarak tanımlamaktadır. Konuyu basitleştirirsek, insanların refah seviyelerinde sürdürülebilir bir artışın olması için sermayenin yanında verimliliğin de artırılması gerekir.

İktisadi sürdürülebilirliğin temel amaçlarını şu şekilde sıralayabiliriz; uluslararası ekonomik adaletin teşvik edilmesi, adaletli gelir dağılımının sağlanması, fahiş fiyatlandırmaların önüne geçilmesi, etik yatırım politikalarının geliştirilmesi ve teşvik edilmesi ve yerel ekonomilerin geliştirilmesi için desteklemelerin yapılması gibi birçok madde sıralanabilir.


Sosyal Sürdürülebilirlik

Yirminci yüzyılın sonlarından başlayarak, yoksulluk gibi sosyo-ekonomik konuların yanı sıra sosyal dışlanma, demokrasi, toplumsal cinsiyet eşitsizliği, katılımcılık ve toplumun güçlendirilmesi gibi konuların tartışılmaya başlanmasıyla birlikte sosyal sürdürülebilirlik konusu ön plana çıkmaya başlamıştır

Sosyal olarak sürdürülebilir toplumun, dünyanın olabilmesi için insanların yaşam standartlarının yükseltilmesi ve bunun gelecek nesiller için de sağlanabilmesi şarttır. Sadece bölgesel değil uluslararası sosyal eşitliğin olması gerekmektedir. Tüm dünyada insanların kişilik haklarının ve özgürlüklerinin garanti altına alınması ve iyileştirilmesi de zorunlu bir konudur. Bireylerden başlayıp toplumsal düzeye, toplumdan uluslararasına kadar tüm insanlığın sürdürülebilirliğe katılması ve katkı sağlaması gerekir. 


Çevresel Sürdürülebilirlik

İktisadi sürdürülebilirlik temel olarak, kaynakların kısıtlı olduğu bir dünyada büyüme ve tüketimin olabildiğince yüksek bir düzeyde sürdürülebilmesine odaklanmışken, bunun aksine çevresel sürdürülebilirlik kavramı bir ekonominin var olmasının ön koşulu olarak insan yaşamının sürdürülmesine odaklanmıştır. İnsan yaşamının sürekliliği için gerekli yaşam desteğini sağlayan doğal çevrenin nitelik ve niceliğine önem vermektedir. Bu nitelik ve nicelik, neoklasik ve çevresel iktisat akımlarınca doğal sermaye olarak isimlendirilmektedir.

Çevresel olarak sürdürülebilir bir sistemin önceliği yenilenebilir kaynaklarına sahip çıkmalı ve yenilenemeyen kaynakları da tüketmeye çalışmamalıdır. Çevresel sürdürülebilirliğin olumlu sonuçlanabilmesi için doğal kaynak tüketiminde minimuma inilmesi ve yenilenebilir kaynaklara öncelik verilmesi gerekmektedir

Çevresel sürdürülebilirliğin gerçekleşebilmesi için yapılması gerek birçok iş var bizlere düşen. Yeryüzündeki canlı çeşitliliğinin korunması ve habitatlarında yaşamalarına izin vermemiz gerekmektedir. Canlı çeşitliliği azaldığında ekosistem bozulur kaybolan türler yerine yeni baskın türler gelebilir ve bu yeni baskın tür insan yaşamını olumsuz etkileyebilir. Tarihsel olarak bunun birçok örneğini yaşadık, bundan ders almamız önemlidir. Yeni bir türün olmasından daha kötü bir şey varsa o da hiçbir türün kalmaması ve çoraklaşma ve çölleşmenin olmasıdır. Biz insanlar da dahil olmak üzere hiçbir canlı türü tek başına canlılığını sürdüremez. Sürdürülebilir bir yaşam için birlikte, yenilenebilir bir yaşam şarttır. Bu durum da insanlara ciddi zarar verebilmektedir.

Yenilenebilir kaynakların sürdürülebilir bir şekilde kullanmamız, bununla birlikte yenilenemeyen kaynakların kullanımını da minimuma indirgememiz gerekmektedir. 

Kültürel ve tarihi çevrenin korunması ve gelecek nesiller için muhafaza etmemiz önemlidir. Tarihimizi ve kültürümüzü gelecek nesillere aktaramazsak sürdürülebilir bir toplum yapısı oluşturmamız mümkün değildir. 







Çevresel Sürdürülebilirliğe İnşaatların Etkisi

Kaynak: http://thecityfixturkiye.com/3-uluslararasi-yesil-binalar-zirvesinin-ardindan-surdurulebilir-yerlesmelerde-yesil-bina-uygulamalari-sehir-plancisi-cigdem-corek-oztasin-kaleminden/

İnşaat sektörü doğrudan veya dolaylı olarak birçok çevresel soruna sebep olabilmektedir. Binalar hem yapım aşamasında hem inşası bittikten sonra çok büyük miktarda kaynak kullanırlar ve atık üretirler. Binaların yapım aşamasında kullanılan malzemelerin imali ve işlenmesi sırasında kirlilik ve atıklara neden olmaktadır. Binalar ve binalardan oluşan şehirler yeni yaşam alanları oluşturur aynı zamanda mevcut yaşam alanlarında ki canlıların habitatlarını değiştirirler.

Eko-Turizmin Çevresel Sürdürülebilirliğe Etkileri

Kaynak: https://www.gelecekturizmde.com/surdurulebilir-turizm-nedir/

Eko-turizmin kökeni Yunancadan gelir ve oikos(ev) ve logos(kelime)’a dayanan, organizmalar ve onların çevresi ile ilişkilerini inceleyen ve bilimsel anlamda ekoloji olarak adlandırılan kelimeden ortaya çıkmıştır. İnsan da diğer canlı organizmalar gibi çevresiyle etkileşim halindedir. Ekoloji bilimi, biyolojik toplulukların korunması kadar, yerel kültürlere saygıyı da amaçlamaktadır. Ekoturizm, ev sahibi bölgenin farklı özelliklerinin en az hasar görmesini sağlayacak ziyaret etkinliklerini ifade etmektedir.

Uluslararası Ekoturizm Derneği (TIESThe International Ecotourism Society) (1990)’nin tanımına göre ekoturizm; çevreyi koruyan ve yerel halkın refahını geliştiren, doğal alanlara yapılan sorumlu seyahattir.

Ekoturizme karşı artan ilgi beraberinde birçok olumlu sonuç da getirmiştir. Dünyanın birçok bölgesinde hükümetler değerli doğa alanlarını doğal park ya da koruma alanı haline getirmekte, bunları tarım, kereste ticareti ya da madencilik gibi çevreye zarar veren faaliyetlere karşı koruma altına almaktadır. Bazı eko tatil köyleri çevreye karşı önemli taahhütlerde bulunmakta, turistlerin yarattığı etkiyi ve kendi ekolojik ve toplumsal izlerini ayrıntılı bir şekilde izlemektedirler. Lüksten uzak kulübelerde enerji kaynağı olarak elektrik ya da odun değil propan, gaz yağı, güneş ya da rüzgar enerjisi kullanılmakta, ev içinde su tesisatı bulunmamakta ve mümkün olduğu kadar az atık üretilmektedir.

Ekoturizm temelde çevresel hedeflere sahiptir. Ama bu çevresel iyilik halinin olabilmesi için sürecin iyi yönetilebilmesi şarttır. Aksi takdirde olumlu bir amaç uğrunda uğraşılırken çevreye olumsuz etkiler bırakmak mümkündür. Olası olumsuz etkileri arasında aşırı kalabalığın getireceği tehdit, erozyon, ormanların tahribi, artan ulaşım olanaklarının ve inşa faaliyetlerinin yarattığı tahribat, nadir kaynaklar için artan rekabet ortamı ve daha birçok etmendir.


Lojistik Sektörünün Çevresel Sürdürülebilirliğe Etkisi

Kaynak:  https://www.akturltd.com/?page_id=299

Lojistik tanım olarak üretim veya tüketime konu olan bir malın mekanlar arasındaki tüm akışı içerisine olan süreçler olarak tanımlanabilir. Günümüzde talepleri karşılamak için ham madde, yarı mamul, mamul veya hizmetlerin bir iş akışı içerisinde bir yerden başka bir yere ulaşılması için gerekli planlama süreci, bu taşıma sisteminin kontrol ve denetimini de içerisine alan bir sistemler bütünüdür.

Küreselleşen dünyamızda, ulaşım sistemlerinin gelişmesiyle uzak yerler artık eskisi kadar uzak değil. İnsanlar istedikleri her ne varsa imkanları dahilinde çok kısa süreçlerde kavuşabiliyor. Eskiden aylar süren yolculuklar ve bir malın bir yerden başka bir yere taşınması süreci şimdi birkaç saate sürmektedir. Bu imkanlar çerçevesinde insanlar yeni ihtiyaçlar oluşturdular ve bunların tatmini için çalışmaktadırlar. 

Lojistik sektörü yeni bir olgu değildir. Antik dönemden günümüze kadar insan ihtiyaçları çeşitlenip artmıştır. Bu artan ihtiyaçları karşılayabilmek tek bir mekanda mümkün olmadığı için dünyanın dört bir yanından mamul veya yarı mamul madde taşınması gerekmektedir. Gelişen lojistik sektörü ile bu ihtiyaçların karşılanması çok daha kolay bir hal almıştır.

Taşımacılık sektörü bu kadar büyümesinin sebebi tüketimin hızla artmasıdır. Artan tüketim ile birlikte birçok sorun ortaya çıkmaktadır. Bunlardan biri ve belki de en önemlisi çevreye olan etkilerdir. Artan tüketime karşılık verebilmek için üretimin de artması gerekmektedir. Üretilen ürünlerin taşınması için de lojistiğin gelişmesi ve genişlemesi gerekmektedir. Bu artışı birçok olumlu etkisi olduğu gibi olumsuz da birçok etki vardır. Sürdürülebilir bir yaşam için sürdürülebilir bir çevre şarttır ve insanların bunu göz önünde bulundurması gereklidir. Biz insanlar bu dünyada tek başımıza yaşamıyoruz ve kaynaklarımız da sınırsız değildir. Bunun farkında olmamız gerekir öncelikle. Üretirken de tüketirken de ikisi arasındaki taşımacılık faaliyetlerini gerçekleştirirken de çevremizi unutmamamız lazım.

Taşımacılık sektöründe çevreye olan zararımızı minimuma indirmemiz ve bu zararı ortadan kaldırmak için yapılması gerekenler vardır. Bunların başında KarbondiOksit (CO2) salınımını minimuma indirmek gelir. Oksijen (O2) sınırsız bir kaynak değildir ve çevreye verdiğimiz tahribat ile bu yaşamsal kaynağı tüketmekteyiz. Bu Oksijen tüketimi ve CO2 ve KarbonmonoOksit (CO) atıklarının üretimi çevreye büyük zararlar vermektedir. Küresel ısınma ve dengesizleşen iklim ve mevsimler çevreye verdiğimiz bu zarardan kaynaklanmaktadır.

Çevreye verilen tahribatın en azından azaltılması için birçok yol vardır. Özellikle taşımacılık sektörüne değinirsek, lojistik işlemi yapılırken daha az zararlı gaz salınımı nasıl yapılır bunun yolları aranmalıdır. Bir kara taşıtının taşıyabileceği yükün binlerce katını taşıyabilen gemiler vardır ve bunların kullanımı arttıkça çevreye daha az zararlı gaz salınımı olur. Bu da çevreye verdiğimiz zararı azaltır. Düzenli ve planlı bir lojistik sistemi kurulursa aynı anda daha çok ürün taşınmış olur ve bu da çevresel zararı azaltır.






Kaynakça

  • Akgül, U. 2010. Sürdürülebilir Kalkınma: Uygulamalı Antropolojinin Eylem Alanı. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Antropoloji Dergisi, 24: 135-159.

  • CİVAN, Ulaş, Akıllı Binaların Çevresel Sürdürülebilirlik Açısından Değerlendirilmesi, Y. Lisans Tezi, 2006.

  • Demir C., Çevirgen A. 2006b. Ekoturizm yönetimi., ISBN: 975-591-844-2, 222 s, Nobel yayın dağıtım, Ankara.

  • ERDAL, M. (2014) Satınalma ve Tedarik Zinciri Yönetimi, 3. Baskı, İstanbul, Beta.

  • EROĞLU, Musa Galip, (2006), “Sürdürülebilir Kalkınma için Özel Sektör Girişimleri”, Avrupa Birliği Katılım Sürecinde Türkiye İçin Sürdürülebilir Kalkınma Yaklaşımları Toplantı Sunumları ve Tartışmalar, Ankara.

  • İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği (SKD Türkiye), 100 Soruda Sürdürülebilirlik Rehberi, s:1

  • KESKİN, M. H. (2008). Tedarik Zinciri Yönetimi: Geçmişi, Değişimi, Bugünü, Geleceği, İstanbul, Nobel Yayınevi.

  • KUTER, Nazan, ÜNAL, H. Emre, Sürdürülebilirlik Kapsamında Ekoturizmin Çevresel, Ekonomik ve Sosyo-Kültürel Etkileri, Kastamonu Üni., Orman Fakültesi Dergisi, 2009, 9 (2): 146-156

  • YENİ, Onur, Sürdürülebilirlik ve Sürdürülebilir Kalkınma: Bir Yazın Taraması, Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi 16/3 (2014) 181-208

  • Yücel C. 2002. Turizmde yükselen değer: ekoturizm. TÜRSAB Ar-Ge Departmanı, Nisan 2002, Web Sitesi: www.tursab.org.tr, Erişim Tarihi: 23.11.2020)

  • William Adams, “The Future of Sustainability: Re-thinking Environment and Development in the Twenty-first Century”,  https://portals.iucn.org/library/sites/library/files/documents/Rep-2006-002.pdf (Erişim Tarihi:22.11.2020)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder