21 Aralık 2020 Pazartesi

TÜRKİYE’DE SAĞLIK SEKTÖRÜ



Giriş

Sağlık Hakkı

1948 Dünya Sağlık Örgütü Tüzüğü’ne göre sağlığın tanımı

  • Sağlık sadece bir sakatlığın veya hastalığın bulunmamasıyla değil, ruhen, toplumsal ve fiziksel refahın da sağlanması durumudur.

  • Bireysel, toplumsal ve iktisadi olarak verimli ve düzgün bir hayat sürdürmesine yardımcı olmaktır.

  • Sağlığı hayatın amacı olarak değil, yaşamın kaynağı olarak görmeliyiz. Sağlık toplumsal ve bireysel kaynakları ve fiziksel kaynakları olumlayan bir kavramdır.

1948 yılında imzalanan İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 25. Maddesi şu şekildedir:

  1. Her insanın kendisi ve aile refah ve sağlığı için beslenme, barınma, giyinme ve tıbbi bakım hakkı vardır. Bu kişisel bir haktır. Herkes kendi iradesi dışında doğan sebeplerden ötürü geçim sıkıntısı çekmesi durumunda güvenlik hakkına sahiptir.

  2. Anneler ve çocuklarının yardım ve bakım görme hakları vardır. Evlilik olsun veya olmasın, sağ doğmuş her çocuk aynı sosyal güvenceden yararlanırlar.

Maddeleriyle insanların en temel hakkı olan "yaşam hakkı” ‘dan yola çıkılarak  SAĞLIK HAKKI'na yer vermiştir. Sağlık hakkı ve Yaşam Hakkı doğrudan doğruya birbiriyle alakalıdır. Yaşam hakkının olmadığı bir yerde sağlık hakkından söz etmek anlamsızdır. Her birey hatta her canlı yaşam hakkına sahip olduğu gibi sağlıklı yaşam hakkına da sahiptir. Bundan dolayı, her devletin en önemli sorumlulukları arasında sağlık hakkı yer alır. Hem ulusal hem de tabi olduğumuz uluslararası sözleşmelerde sağlık hakkı en temel insan hakkı olarak sayılmıştır.


Türkiye’de Sağlık Hakkı

Hukuk sistemimizde 1961 Anayasasına kadar sağlık hakkı kendisine anayasal düzeyde değinilmemiştir. 1961 Anayasası'nda ise 49. Maddede tüm toplumun bedenen ve ruhen sağlıklı yaşaması, tıbbi imkanlardan faydalanmasını sağlama sorumluluğu, aynı zamanda maddi imkanı olmayan insanların sağlıklı şartlardaki konut ihtiyaçlarını karşılayan tedbirler alma görevini devlet üstlenmiştir. Yürürlükteki 1982 Anayasasında 17. Maddede, İnsan hakları Evrensel Bildirgesi'nde geçen "yaşam hakkı" ‘nı temel alan bir düzenleme yapılmıştır.


Türkiye’de Sağlık sektörünün Gelişimi

Sağlık Sektörü Kavramı 

“Sağlık Sektörü” konusu, işleyici ve etkileri anlamında sağlıkla ilgili her konuda, bu ister tüketim olsun ister üretim isterse de bu ikisi arasında ki tedarik zinciri olsun bütün alt ve üst sistemleri içeren bir kavramdır




Bir Pazar Olarak Sağlık Sektörü

1990’lar Türkiye’de sağlık sektörünün bir pazar olarak görülmesinin yoğunlaştığı yıllar olmuştur. Bunun birçok sebebi olmakla beraber özel sağlık kurumlarının sayısının hızla artması ve özel sağlık sigortası sisteminin oluşmasıyla bu pazar büyümüş ve ilgi çekmiştir. Ülkemizde sağlık sektörü ivmelenerek artan bir hızla gelişmektedir. 1980’lerden sonraki 20 yılda sektör 3 kat genişlemiş, bunda kamunun payı belirleyici olmuştur. Kamu kurumlarının sağlık harcamaları, verilen teşvikler sektörün gelişmesinde önemli bir rol oynamıştır.



Sağlık Turizmi


Termal Turizm (Kaplıcalar):

Kaplıcaların termal suyundan bir çok şekilde faydalanılmaktadır. Rehabilitasyon, fizik tedavi, banyo vb. birçok alanda kullanımı mümkündür. Anadolu coğrafyası kırıklı yapısından dolayı kaplıca cennetidir. Ülkemizde binden fazla sıcak su kaynağı bulunmaktadır. Bu kaynakların üzerinde yüzlerce kaplıca bulunmaktadır. Jeolojik yapısından dolayı ülkemizin dört bir yanına yayılmış kaplıcalara hem yurtiçinden hem yurtdışından birçok turist gelmektedir.

Kaplıcaların suyundan içme veya banyo yapma yararlanılması mümkündür ama hepsinden değil. Bazı kaplıca suları kükürtlü olduğu için içme suyu olarak kullanılması mümkün değildir. Ama fizik tedavi, cilt hastalıkları, romatizmal hastalıklarda kullanılmasında zarar yoktur. Aksine tedavi edici etkisi görülmektedir.

Ülkemizde böylesi güzel yer altı kaynakları varken yararlanmamız gerekir. Sıcak su kaynaklarının olduğu bölgelere tesisler yapıp, ulaşımını kolaylaştırmamız gerekiyor. Kaynağımız var ama reklamını yapamıyorsak bunun ülke hasılasına faydası olamamaktadır.

 

Şekil 1: Düzenlemesi yapılmamış kaplıca

Şekil1’de gördüğümüz gibi tesisleşmemiş sıcak su kaynakları turistik olarak pek rağbet görmez. Yakın çevredeki bölgelerden bilenlerin geleceği yerler olmaktan ileriye gidemez. Bunun da turistik bir geliri olmaz.

Şekil 2: Tesisleşmiş Kaplıcalar

Şekil2’de gördüğümüz kaplıca ise aynı ile ait başka bir kaplıca. Görüldüğü gibi tesisleşme gayet başarılı ve turizm açısından çekici özelliklere sahip. Yapılan yatırımlar karşılığını fazlasıyla alır. Hem bölge ekonomisine ve istihdamına hem de ülke ekonomisine katkı sağlayan yatırımlardır bunlar.

Kaplıcaların Faydaları:

Kaplıca tedavileri vücudumuza birçok fayda sağlamaktadır. Sıcak su vücut kaslarını gevşetir fiziksel tedavi sağlar. Özellikle kükürtlü suları olan kaplıcalar egzama benzeri cilt hastalıklarının tedavisinde kullanılır. Bel, boyun, eklem, kas vb. birçok hastalığın tedavisinde kullanılır. 



Saç Ekimi

Şekil 3: Ülkemiz Saç Ekimi Başarısında Uluslararası Üne Sahiptir

Saç ekiminde ülkemiz önemli bir pazar. Son yıllarda sağlık turizminde önemli derecede bir artış var. Bu artışta önemli bir pay saç ekimi için gelen turistler oluşturmaktadır. Hair of İstanbul Kliniği Yönetim Kurulu Üyesi M. Fatih Akdemir, DEİK Sağlık Komisyonu verilerine göre Türkiye’ye saç ekimi için günde 2bin kişinin geldiğini belirtmiş ve “Türkiye’nin bu sektörde hedefi 4 yıl içerisinde 20 milyar dolar gelire ulaşmak. Bir önceki yıl sadece saç ekimi ve estetik operasyon için gelen hastaların sayısı500 bine ulaştı. Saç ekimi sektöründe Türkiye çok önemli ve önde bir pazar. Avrupa, Güney Amerika ve Brezilya’dan yoğun bir talep bulunmaktadır. Türkiye en yeni teknolojilere sahip ekipmanlar, alanında başarılı hekimler ve ilk sırada önemli diyebileceğimiz düşük fiyatlar sayesinde dünyanın her yerinden yüzbinlerce ziyaretçiyi kendisine çeken maliyet açısından en uygun ülkedir.” demiştir.



Türkiye’de Sağlık Sektörü ile İlgili Sayısal Veriler


Şekil 4: Yıllara ve Sektörlere Göre Hastane Sayıları

2002 ve 2015 verilerini baz alarak yorum yaparsak, sektörlerdeki hastanelerin sayısı artmış görünüyor. Bu artışta önemli oranı özel hastaneler alıyor. Özel hastanelerdeki sayısal artış bize özel sektörün sağlık sektörüne ne kadar ilgi duyduğu hakkında önemli ipuçları vermektedir. 


Şekil 5: Yıllara Göre Hastane Yatağı Sayısı

Yine sektörlere göre hastanelerle orantılı olarak hastane yatağı sayısı artmış ve oransal olarak özel sektör hastanelerinin yatak sayısı önemli ölçüde artmıştır. Bu da hastalar için seçim imkanı sağlamaktadır. 


Şekil 6: Sektör ve Yıl Bazlı Nitelikli Yatakların Toplam Yataklara Oranı (%)

Hastane ve yatak sayısının artması her ne kadar önemliyse de asıl önemli olan nokta nitelikli yatak sayısının artması ve hastalara hizmet standartlarının artmasıdır. Grafiğe baktığımızda 2002 yılında nitelikli hastane yatağı oranının ne kadar içler acısı olduğu görülmektedir. Yıllara göre artan nitelikli yatak oranı bütün sektörlerde umut vadetmektedir. Özellikle özel hastanelerde gördüğümüz yüksek oranlı nitelikli yatak sayısının sektörün geleceği için umut verici olduğunu söyleyebiliriz.


Şekil 7: Her 10,000 Kişi İçin Hastane Yatağı Sayısının Diğer Ülkelerle Karşılaştırması, 2014

Sektör analizi yaparken sadece ulusal verilere bakmak eksik bir analiz olur ve yanıltıcı olabilir. Yıllar içerisinde gelişim göstermiş olsa da uluslararası verilere baktığımızda yeterince gelişmemiş olduğunu görmekteyiz. 2014 verilerine göre oluşturulmuş grafikte görüldüğü gibi, 10.000 kişiye düşen 26,6 yatak sayısı ile gelişmiş ülkelerin bir hayli gerisinde kalmaktayız. Bu da bize gösteriyor ki gelişmek tek başına yetmez, muhasır medeniyetlerin seviyesine her anlamda gelmek lazımdır. 


Şekil 8: Her 100,000 Kişi İçin Hekim Sayısının Diğer Ülkelerle Karşılaştırması, 2014

Sağlık sektöründe başarılı adımlar atmış kayda değer bir ilerleme sağlamış olabiliriz ama yine karşılaştırma yaptığımızda rehavete kapılacak durumda olmadığımız açıktır. 100.000 kişiye düşen hekim sayısında Norveç 506 hekim ile başı çekmekte iken OECD ortalaması 339 hekimdir. Türkiye’de bu sayı 179 hekim olarak hesaplanmıştır. Hekim kalitesi olarak azımsanmayacak seviyelerdeyiz ama hastaların hekimlere daha rahat ulaşması ve hekimlerin iş gücünün hafifletilmesi anlamında daha önümüzde çok yol vardır. 



Şekil 9: Toplam Sağlık Harcaması (Milyon TL)

Tabloda yıllara göre sağlık harcamaları gösterilmiştir. Görüldüğü üzere yıllara göre harcamalar ciddi bir artış göstermiştir. Bunda yıllara göre maliyetlerin artmasının (döviz kuru vb. sebeplerden dolayı) etkisi de vardır. Maalesef ki bir çok alanda olduğu gibi bu sektörde de özellikle malzeme ve ilaç konusunda dışa bağımlıyız. Bu da maliyetlerimizi artırmaktadır.

Şekil 10: Toplam Sağlık Harcamasının GSYH ‘ya Oranı (%)

Bir önceki tablodaki artışı bu tablomuzda görememekteyiz. Yıllık sağlık harcamasının GSYİH içerisindeki oranının OECD ülkelerinin ortalaması %8,9 olduğu açıklanmış olup Türkiye’nin bu oranın altında kaldığı görülmüştür. Sağlıklı bir nesil istiyorsak eğer sağlık sektörüne daha fazla yatırım yapmamız gerekmektedir. Gerek özel sektör teşvikleri gerek kamu sektöründe yatırımların artırılması ile sektörün gelişimine yardımcı olunmalıdır. 

COVİD-19’in Sektöre Etkisi

Halen daha devam eden COVİD-19 salgını tüm dünyayı ve sektörleri etkilediği gibi ülkemizi ve ülkemizdeki sağlık sektörünü de etkilemiştir. Dünya geneli milyondan fazla insan bu virüs sebebiyle can vermiş, on milyonlarca insan da virüse kapılmıştır. Mevcut durumda büyük bir yıkım olduğunu biliyoruz ama net bir şekilde etkilerini ve sonuçlarını söylememiz imkansızdır. Dünya geneli büyük bir mücadele veriliyor ve daha uzun bir süre daha mücadele edileceğe benziyor. Salgının etkilerini en net şekilde, salgı bittiğinde, veriler açığa çıkıp zararları ortaya açıkça çıktığında net analizler ve doğru sonuçlar sunulabilir.



SAĞLIK SEKTÖRÜ SWOT ANALİZİ

S- Güçlü Yönler:

  1. Türkiye yaş ortalaması olarak genç nüfusu olan bir ülkedir. Bu da bütün sektörlerde olduğu gibi sağlık sektörü için de bir fırsattır. Gerekli eğitim verildiği taktirde sektör açısından bulunmaz bir nimettir. Birçok gelişmiş ülkenin aksine genç ve dinamik bir nüfusumuz var ve bunun iyi yönlendirilmesi ile büyük atılımlar sağlanabilir.

  2. Hekim eğitiminde ki başarı aksaklıklara rağmen iyi bir seviyededir. Verilen düzenli ve kaliteli eğitim sayesinde dönemin şartlarında gelecek umudu vardır. Dağılımın ve istihdamın bozuk olmasına ve oransal olarak gelişmiş ülkelerin gerisinde olmasına rağmen büyük sayıda hekim bulunmaktadır. 

  3. Bilgisi ve tecrübesi yüksek araştırma hastaneleri yenilerinin açılmasına ön ayak olması açısından önemlidir.

  4. Uluslararası yatırımcıların Türkiye’de konumlanmış olması sektörün gelişmesi ve daha iyi hizmet sunulması açısından önemlidir.

  5. Sağlık hizmetlerine erişim değişen dünya şartları ile birlikte artmış ve bu hastalar için çok önemli bir durumdur.

  6. Özel hastanelerin sayısının fazla olması ve sağlık sektöründeki uluslararası yatırımlar hastalar için farklı yollar sunmaktadır.


W- Zayıf Yönler:

  1. Sağlık sektörü verilerinin raporlarda kullanılmıyor veya yeterince kullanılmıyor olması.

  2. Sağlık politikalarının yetersiz ve önleyici olamaması sektör üzerindeki yükü artırmaktadır.

  3. Profesyonel yöneticilerin hastane yönetimlerine yeterince atanmaması büyük bir sorundur. Her hekim iyi bir yönetici değildir. Liyakatin önemli olduğu bir konudur bu ama maalesef liyakat konusunda sınıfta kalmaktayız.

  4. Tıp fakülteleri arasında kalite dengesizliği yetişen hekim kalitesini olumsuz etkilemektedir. Bunun çözümü için teşvikler verilebilir.

  5. Organ ve kan bağışlarında yetersizlik sektör için büyük bir eksikliktir. Organ ve kan bağışları bilinçsizlik nedeniyle yeteri seviyelere ulaşamamaktadır.  

  6. Türkiye ekonomik ve gelir kaynakları açısından artı değerleri düşük dışa bağımlı bir ülkedir. Sağlık hizmetlerinin bütçedeki payı pek de OECD ortalamasının altındadır. Buna birçok bahane bulunabilir ama bahaneden çok çözüm üretilmesi gerekmektedir.

O- Fırsatlar:

  1. Uluslararası yatırımcıların sağlık sektörüne olan ilgisi doğru kanalize edilirse büyük yatırımlar ülkeye çekilebilir ve ülkeye katma değer sağlanır. 

  2.  Avrupa Birliği ile uyum ve entegrasyon süreci, sektör için gerekli teknolojik maliyetleri azaltabilir.

  3. Sağlık talimatlarının oluşturularak standardizasyon sağlanması ülke geneli bir standart oluşturur ve tüm hastalara aynı kalitede hizmet sunumunu sağlar.

  4. Özel sağlık sigortasında talebin artması ve bundan faydalananların sayısının artması sayesinde yatırımcıların gelirinin artması ile yeni yatırımcılar için de iştah kabarmaktadır.


T- Tehditler:

  1. Özel sağlık hizmeti yatırımcılarının yeterince kaynak bulamaması sonucu kalitenin düşmesi ve bundan ötürü yatırımların el değiştirmesi sektör geleceğini olumsuz etkiler.

  2. Performans yaklaşımının istismar edilerek çalışanların da insan olduğunu unutulması kalitenin düşmesi ve memnuniyetin azalmasına sebep olur.

  3. Artan rekabetin atıl kapasiteye neden olarak yatırımlardan geri dönüşün azalmasına sebep olma ihtimali.

  4. Tıbbi teknoloji ve malzeme yönünden dışa bağımlı olduğumuz ve döviz kurunun yüksek olması dolayısıyla maliyetin yüksek olması ve finansmanın güçleşmesi.


TÜRKİYE’DE SAĞLIK SEKTÖRÜNDE HİZMET VEREN ÖNEMLİ SİVİL TOPLUM KURULUŞ VE DERNEKLERİ:


  • Lösemili Çocuklar Vakfı (LÖSEV)
    İnternet Sitesi: www.losev.org.tr

  • Türk Kızılayı
    İnternet Sitesi: www.kizilay.org.tr

  • Yeşilay
    İnternet Sitesi: www.yesilay.org.tr

  • Türk Diyabet Vakfı
    İnternet Sitesi: www.turkdiab.org

  • Sigarayla Savaşanlar Derneği
    İnternet Sitesi: www.sigaraylasavasanlar.com.tr

  • Türk Böbrek Vakfı
    İnternet Sitesi: www.tbv.com.tr

Türk Kalp Vakfı
İnternet Sitesi: www.tkv.org.tr

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder