21 Aralık 2020 Pazartesi

KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK


Giriş

Sosyal sorumluluk kavramının Türk Dil Kurumu sözlüğündeki karşılığını bulmak için, kavramı oluşturan “sosyal” ve “sorumluluk”  kelimelerine ayrı ayrı bakalım. Sosyal, toplumla ilgili, toplumsal anlamına gelmektedir. Sorumluluk ise kişinin kendi davranışlarını veya kendi yetki alanına giren herhangi bir olayın sonuçlarını üstlenmesi, sorum, mesuliyet demektir.Bu tanımları birleştirecek olursak sosyal sorumluluğun toplumu ilgilendiren konularda yapılan işten veya görevden dolayı gerektiğinde lüzum üzerine hesap verebilme anlamına gelmektedir

Sorumluluk

Sosyal sorumluluk kavramına geçmeden önce sorumluluk kavramından bahsetmek yerinde olacaktır. Sorumluluk, kişilerin veya kurumların yerine getirmeyi taahhüt ettiği ve bununla ilgili üstlendiği yükümlülükler şeklinde tanımlanabilir. İçinde bulunulan zamana, mekana, toplumsal gelişmelere ve coğrafi-siyasi koşullara göre sorumluluk anlayışı değişebilmektedir. Sorumluluk kavramının TDK’daki karşılığı ise kişinin kendi davranışlarını veya kendi yetki alanına giren herhangi bir olayın sonuçlarını üstlenmesi, sorum, mesuliyet demektir. Sorumluluk; bir işi yapma mecburiyetinde veya gönüllü olan bir kişiden beklenen yükümlülüklerdir.



Sosyal Sorumluluğun Tarihsel Gelişimi

Sosyal sorumluluk ile ilgili görüşleri tarihin ilk zamanlarına, ilk sosyal insan topluluğuna kadar götürmemiz mümkündür. Net bir zaman verilememekle birlikte ilk uygarlıklara kadar geniş bir zaman diliminden bahsedebiliriz. Mezopotamya, Çin, Eski Yunan ve Roma dahil olmak üzere dünyanın birçok yerini ve uygarlığını kapsayan bir coğrafyada dinsel, kültürel, kişisel yargılar, etik görüşler ve çeşitli yasalarla farkına varmadan soyal sorumluluk kavramı toplumlara işlemiştir.

Aristo, ekonomik ilişkilere etik açısından bakarak, değiş tokuş edilen mal ve eşya ve hizmetlerin arasında bir denklik olması gerektiğini ve fiyatlar ile kazancın adaletli bir şekilde olması gerektiğini, faizin adaletsiz olduğunu savunarak sosyal sorumluluk anlayışına katkıda bulunmuştur

1.Dünya Savaşı sonrasından itibaren ele alınabilir. Savaş sonrasında değişen dünya düzeni ve yönetim anlayışı toplumsal sorunlar daha fazla ön plana çıkmıştır. İşletmeler ile toplum arasındaki ilişki çok uzun yıllardır tartışılan bir konudur. Bu kapsamda araştırmacıların, 1950 yılların ortalarından beri, işletmelerin topluma karşı sorumlulukları ile ilgili kavram ve teorilere odaklandığı görülmektedir. 1960'lı yıllarda kurumsal sosyal sorumluluk, işletmenin ekonomik ve teknik ihtiyaçlarının en azından kısmen ötesine geçen karar ve faaliyetler olarak tanımlanmaktaydı.

Yönetim felsefesinde meydana gelen değişimler ve sosyal ahlak anlayışının kabulü, sosyal sorumluluğu tetikleyen nedenlerdir. Yaklaşık olarak 1970’lerin başından beri yaygın olarak kullanmaya başlanan “Kurumsal Sosyal Sorumluluk” terimi Türkçede kısaca KSS, İngilizcede ise Corporate Social Responsility kavramının kısaltılmış hali olan CSR biçimde kullanılmaktadır. Bu kavram özellikle uluslararası ya da küresel olarak tanımlanan kurumların etkinlikleriyle tüm dünyaya yayılmıştır. 

Sosyal sorumluluk terimi ilk kez 1953’te yayımlanan Bowen’in “İşadamlarının Sosyal Sorumlulukları” adlı makalede yer almıştır. Bowen bu makalesinde, işadamlarının, toplumun değer ve amaçlarıyla örtüşen sosyal sorumluluk faaliyetlerle ilgilenmelerini savunmuştur. Kurumların sosyal açıdan sorumlu olması gerektiği kavramı, 1960'lı yıllarda uluslararası kurumların büyüklüğü ve gücünün arttığı dönemde yaygınlaşmıştır.


Kurumsal Sosyal Sorumluluk Kavramının Oluşumu

Globalleşen ve büyük biz hızla gelişen dünyamız, kurumsal sosyal sorumluluk kavramı ile tanışmıştır. Değişen ve gelişen dünyada birçok sorun ve zorunluluk hasıl olmuştur. İşletmeler rekabetlerini sosyal sorumluluk alanında da devam ettirmekteler. Bunu salt bir hayırseverlik olarak göremeyiz. Elbette ki işletmeler varoluşlarının gereği olarak kar etmek ve işlerini geliştirmek istemektedirler. İşletmeler rekabet edebilmek, müşteri çekebilmek, bilinirliklerini artırmak ve farklılık yaratabilmek için kurumsal sosyal sorumluluğu işletme içerisinde hayat geçirmişlerdir. Çünkü işletmeler kurumsal sosyal sorumluluk ile kendilerine değer katacaklarının farkına varmışlardır.

Büyükyılmaz ve Fidan çalışmalarında Carroll’un “The Pyramid of Corporate Social Responsibility: Toward the Moral Management of Organizational Stakeholders”  isimli çalışmasına atıfta bulunmuştur. Carroll, kurumsal sosyal sorumluluk kavramını bir piramit şeklinde şematize etmiş ve anlatmıştır. Carroll, KSS’yi piramit üzerinde açıklarken, piramidin altından üstüne doğru dört tip sorumluluktan bahsetmiştir. Bunlar:


Şekil 1: Carroll’un Kurumsal Sosyal Sorumluluk Piramidi 



  • Ekonomik Sorumluluklar: Her bir işletme toplumun birer ekonomi hücresidir. Bu yüzdendir ki temel görevleri, tüketiciler tarafından ihtiyaç duyulan ürün ve hizmetleri üretirler ve doğal olarak kar etme amacı taşırlar. Ekonomik sorumluluklar yerine getirilmediği zaman diğer tüm sorumluluklar ekonomi temelli bir dünyada devre dışı kalır.

  • Yasal Sorumluluklar: Yasal sorumluluklar bir ülkede yaşayan herkes için geçerli olduğu gibi tüzel kişilik sahibi işletmeler için de geçerlidir. İşletmelerin toplumla uyumunun sağlanabilmesi için ekonomik faaliyetlerinin hukuka uygun bir şekilde gerçekleştirilmesi gerekir. 

  • Etik Sorumluluklar: Ekonomik ve yasal sorumluluklar hakkaniyet ve adalet somutlaştırılan normlara sahipken etik sorumlulukların yazılı bir kuralı yoktur. Toplum tarafından istenen- istenmeyen, hoş karşılanan-kötü bakılan tarihsel gelişim gösteren uygulamalardan oluşur. Etik sorumluluklar, tüketici, üretici, çalışan, patron, hissedar vs. kim varsa herkes tarafından kabullenilen beklentileri kapsar.

  • Gönüllü Sorumluluklar: Toplumsal refahı ve iyi olma durumuna katkıda bulunmayı işletmenin kendiliğinden aktif bir şekilde istemesi ve buna katılması demektir. İyi bir kurumsal vatandaş olma yolundaki işletmenin toplumsal beklentileri göz önünde bulundurması gerekmektedir.


İşletmeler Neden Kurumsal Sosyal Sorumluluk Faaliyetlerine Yönelir:

İşletmelerin temel amacı kar etmektir. Bu amaç doğrultusunda birçok yol denendi, deneniyor ve yeni yeni yollar denenmeye devam edecektir kendi yararlarına. Temel amaç kar etmektir ama bundan daha önemli olan bir durum vardır o da sürekli kar etmek ve şirket devamlılığını sağlamaktır bu yolla. 

Bundan yüzyıl önce şirketlerin sosyal sorumluluk faaliyetlerine verdikleri önem ve bu faaliyetlere duyduğu ihtiyaç zamanımızda olduğu kadar değildi. Zaman değişiyor, teknoloji gelişiyor ve insanların haberleşmesi artıyor ve hızlanıyor. Daha büyük kitlelere daha yüksek sesle seslenilebiliyor. Bunu kişiden kişiye değişen olumlu ve olumsuz yönleri vardır. Başlıca amacı kar etmek olan bir işletme toplumda kötü imaj çizmek istemez. Aleyhinde çıkan bir propaganda ile bir anda büyük ve tamir edilemez zararlara uğrayabilir veya tam aksi şekilde toplumun sempatisini kazanıp büyük karlar edilebilir. Burada ince bir nüans vardır ya ufak da olsa toplum için bir harekette bulunmak yada işletmecilik mantığına ters davranıp toplumu karşısına almak gafletine kapılmak. Unutulmamalıdır ki şirketler yalnızca ekonomik başarılarıyla değil aynı zamanda sosyal sorumluluk faaliyetleriyle de değerlendirilir. Günümüzde sosyal sorumluluk faaliyetleri ekonomik başarıları büyük oranlarda etkilemektedir.

Günümüzde işletmeler kurumsal sosyal sorumluluk faaliyetlerinin etkisiyle kendilerine ciddi kazanımlar elde edebileceklerinin farkına varmışlardır. Bazı ünlü markaların çalışanlarına kötü muamelede bulunması, onları kötü şartlarda çalıştırması, maliyet hesaplarıyla çocuk işçiler çalıştırmaları nedeniyle medya özellikle de sosyal medyada gündem olmaları marka imajlarını zedelemiştir. Bu tarz olumsuzlukların giderilebilmesi için kurumsal sosyal sorumluluk faaliyetlerine ağırlık vermiş ve bu konuda üst düzey kadrolar oluşturulmuştur.

Günümüzde şirketler bilançolarında kurumsal sosyal sorumluluk faaliyetleri için bütçe ayırmaya başlamıştır. Aynı zamanda kurumsal sosyal sorumluluk faaliyetleri, işletmelerin marka, piyasa değerlerini ve bilinirliklerin artırmaktadır. Artık bir ürünü tercih ederken salt kalite ve fiyat karşılaştırması yapmıyoruz aynı zamanda bu üreticilerden sosyal sorumluluk faaliyetleriyle ön planda olanlar seçimlerimizde de ön planda olmaktadırlar.



Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projeleri Alanı

Şekil 2: Türkiye'de Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projeleri Alanları

İnsani Gelişme Vakfı (İNGEV), bir yılda 746 adet kurumsal sosyal sorumluluk projesi tespit etmiştir. Buna göre, Türkiye’deki şirketlerin kurumsal sosyal sorumluluk temasıyla en fazla yöneldikleri alan, araştırma kapsamında değerlendirilen dönemde eğitim olmuştur. Eğitim alanını sırasıyla çevre, sosyal destek ve kültür-sanat alanları izlemektedir.


Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projelerinde Hedef Kitle

İNGEV’in yaptığı araştırmada bir başka sonuç ise kurumsal sosyal sorumluluk projelerinde hedef kitleleri bize göstermektedir. KSS projelerinde şirketlerin faaliyet alanları dikkate alınmadan bir analiz yapılmış. Buna göre en çok toplumdaki konu ve grup olan çocuklara yönelik projeler gerçekleştirilmiştir. Hedef kitle sıralamasında ikinci sırayı ise ayrım gözetmeksizin toplumun geneli ulaşılmak istene hedef olarak belirlenmiştir. Daha sonrasında ise sırasıyla gençler, engelliler ve kadınlar hedef kitle olarak görülmektedir.

Şekil 3: Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projelerinde Hedef Kitle



Ülkemizde Sosyal Sorumluluk Projesi Denince Akla İlk Gelen Firma ve Projeler

  • Turkcell - Kardelenler Okula: Bu proje ile büyük bir farkındalık yaratılmış ve 100.000’den fazla genç kızımıza burs verilmiş, 15000 kardelen liseden mezun edilmiştir.

  • Doğan Medya Grubu – Haydi Kızlar Okula: 33 kız öğrenci yurdu, 11 köy okulu yapılmış olup 10500’den fazla öğrenciye burs verilmiştir.

  • Koç Holding - Ülkem İçin Projesi: Bu proje ile engelli çocuklar için çocuk parkı, okul yapımı, kütüphane yardımı ve daha nice başarılı iş ile varlığını sürdürüyor.

  • Arçelik - Eğitimde Gönül Birliği: Bu proje,  200 bin öğrenci ve 6 bin öğretmeni kapsamış geniş bir projedir.

  • Doğuş Holding – Trafik Hayattır: Bu proje toplumun, reklam benzeri yollarla, trafik kurallarına karşı bilinç düzeylerini artırarak, çocukların da arka koltukta oturmasını gerektiğini güzel bir mesajla aktarmayı başardı.

 

Sonuç

Kurumsal sosyal sorumluluk projeleri birçok amaçla kullanılabilir. Kimi firmalar bu projeleri gönüllü ama gerçekten gönüllü olarak yapar. Bunu karşılığında maddi karşılık beklemez ki bu cüzi bir miktardır. Zaten firmaların yaratılış gayelerine ters bir durumdur. Rasyonel bakış açısıyla, her firmanın temel amacı kar etmektir. Bu amaç doğrultusunda legal-illegal bir çok yol vardır, başarılı veya başarısız. 

Duygusal bakış açımızı bir kenara bırakıp realist bakarsak her firma ayakta kalabilmek için kar getiren işler yapmak zorundadır. Amme hizmeti yapmak gibi bir görevleri yoktur, bu iş devletten beklenebilir, zaten öyle bir şey zarara neden olur. 

Firmalar elbette kar edecektir. Bu kar getiren yolun nasıl olduğun önemlidir. Toplumun tercih etmesi gereken reklamın iyisidir. İyi hazırlanmış, toplum yararının da olduğu bir projeyle reklam yapmalarında beis yoktur. Burada kaza-kazan metodu vardır. Toplum için iyi olan iyidir ve kabul edilebilirdir.







Kaynakça

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder